Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’dan Habertürk’ten Büşra Akın Dinçer’e açıklamalar.
Bakan Yumaklı’nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Tarımın olmadığında neler olabileceğini düşündüğünüzde tarımsal üretimin ne anlama geldiğini tespit etmek mümkün. Tarımsal üretimle karşılaşmış olmanız ya da zaafiyetiniz uluslararası iddialarından tutun da her türlü konuda etkilenmenizden birinin zeminini oluşturabilir. Pandemi gıda milliyetçiliği tam da burada devreye giriyor. Bütün dünyada ülkelerin kendi içlerine çekilmesiyle sonuçlandı.
Bütün dünyanın panik ortamına girdiğini girdik. Size vermiyorlarsa yapabileceğiniz bir şey yok. Paranız olsa da alamıyorsunuz. Tam bu noktada sayın Cumhurbaşkanımızın bütün dünyada büyük takdirle ortaya koymuş olduğu tahıl koridoru bu havayı dağıttı. Hep konuştuk, tarım konusu bir milli güvenlik meselesidir.
Bizler Avrupa’da 1. dünyada tarımsal hasılada 10. sıradayız. Çok farklı ürünlerin hasatının yapıldığı ülkeyiz. Bu durumumuzu devam etmekle alakalı olarak bu konumumuzu sürdürmek ve bunun da üzerine koyacak unsurları hayata geçirmek. Bizler son 21 yılda AK Parti ve hükümetimizin tarımla alakalı politikaların bugün bizi daha da ileri götürecek önemli altlıklar oluşturduğunu söylememiz gerekir. Bugün itibariyle bizlerin yapması gereken dünya gündemini çok yakından takip etmek, kendi pozisyonumuzu dünyadaki gelişmelerden bağımsız olmayacak şekilde belirlemek. Tarım konusu sadece sizin etki edebileceğiniz şeylerden oluşmuyor. Aynı zamanda etki edemeyeceğiniz unsurlar da tarım sürecinin içinde.
Küresel iklim değişikliğinin en büyük etkisi suyla alakalı durumda kendisini gösterecek. Bizler ülke olarak su stresi altında olan bir ülkeyiz. Kişi başına yıllık 1700 metreküpün üzerindeki ülkeler su açısından zengin olarak kabul edilir. 1000 ile 1700 metreküp arasındaki ülkeler su stresi olan ülkeler kabul edilebilir. Bizim ülkemiz şu anda 1313 metreküp kişi başına düşen yıllık su miktarıyla. Bizim suyu doğru ve verimli şekilde kullanmamız gerekir. Bunun alt başlıkları var. Su depolama sistemlerinizi, barajlarınızı, yeraltı depolamanızı geliştirmeniz gerekir. Suyu en verimli şekilde kullanılacak sistemleri oturtmanız gerekir. Yarın bir gün, çok uzak bir süreç değil bu, bugünkü gibi devam etsek 2030 yılında su fakiri olan ülkeler kategorisine su tehlikesine düşme tehlikesi ile karşı karşıyayız.
Bu konuyu sadece dişlerimizi fırçalarken suyu açık bırakmayalım basitliğinde düşünmemiz gerekir. Yokluğunu düşündüğünüzde ortaya çıkacak olarak sonucu kıyaslarsanız olayın büyüklüğünü görmüş olursunuz. Bütün toplumun mutabakatını sağlayacak su verimliliği seferberliği başlatılmış oldu. Bir kurulumuz var artık herşeyimizi çözdük dememek gerekir. Bireysel su kullanımı, sanayi su kullanımı, tarımsal su kullanımı için belirlenmiş eylemlerimizi tek tek uygulamamız gerekir. Toplumun bütün kesimlerin bu konuya odaklanması gerekir ki, yarınlarımızda çocuklarımız için onların sorun yaşayacağı bir ortamı bırakmayalım. Kriz oluşmadan bu işi yönetelim diyoruz. Yönetirsek minimum sorunla bu süreci geçmiş oluruz.
1744 adet baraj ve gölet yapıldı bu ülkede. Suyu tutmanız gerekir. Bakanlığımız suyu kullanırken damla sulama ve yağmurlama ile en verimli şekilde kullanacak biçmide yatırım yapan çiftçilerimize yatırımın yüzde 50’sini hibe desteği olarak veriyor. Bireysel kullanımda yine belediyelerimizin altyapılarıyla alakalı izlemeler devam ediyor. Türkiye ortalamasında yüzde 30’dayız. Bazı belediyelerin yüzde 60-70’e varan kaçakları var. Boşa giden kısmı halletmemiz gerekiyro. Sanayide atık su, gri su kullanımı aynı şekilde devam ediyor. Şu anda deprem bölgelerinde olmak üzere yeni yapılan evlerde gri su kullanımıyla mekanizmaların oluşması devam ediyor. Topyekün bir seferberlikten bahsediyoruz.
İklim değişikliğini sadece kuraklık olarak görmemek gerekir. Yağış rejimin değişkenliğini konuşuyoruz aynı zamanda. 100 birimlik bir alana 100 birim yağan yağmurun, yine 100 birim olarak sadece 10 birimlik alana yağdığını gördük. Seller, taşkınlar aynı zamanda tarım alanlarımızda gerçekleşiyor. 360 derecelik değerlendirmede iklim değişikliğine ve kuraklığa uyum sağlayan tohum çalışmalarımız devam ediyor. Tescil edilmiş tohum çeşitleri oluşmaya başladı. Taşkınlarla ilgili tarım arazilerinin korunmasıyla ilgili DSİ’nin yaptığı çalışmalar var. Bizim tarımsal üretimi suyu merkeze alarak planlamamız gerekiyordu ve bununla ilgili çalışmalar tamamlandı. Biz bu üretim planlamasını hayata geçireceğiz.
Siz elinizdeki varlıklarınızla toprak varlığınızla, su varlığınızla o bölgedeki tahminlerini yaptığınız hava koşulları varlığınızla neyi üretmeniz gerektiğini planlamanız gerekir. Hangi ürünü nerede ne kadar üreteceğimiz konusu. Bazı yasal değişiklikler yapmamız gerekti tarımsal üretim planlamasını yaparken. Sözleşmeli üretim vardı; tarımsal üretimin ana unsuru olarak günün koşullarına göre yeniden modelledik ve uygulamaya soktuk. Kayıtlılıkla alakalı Çiftçi Kayıt Sistemi’ne herhangi sebepten dolayı, miras hukukundan dolayı ÇKY’a kaydedilmeyen lerin bu sisteme dahil edilmesini sağladık. Türkiye’de bütün tarımsal faaliyeti kayıt altına almalısınız ki, bunu da yaptık.
Siz bir şehirdesiniz, tarımsal üretimin yapıldığı havzadasınız diyelim. O havzadaki bütün üreticiler, üretici birlikleri, ziraat, ticaret odaları hep birlikte oturup suyu merkeze alarak üretim desenini konuşacak ve kararlaştıracaklar. Biz onları alıp bütün Türkiye’de konsolide edeceğiz. Önümüzde bir veri setimiz olacak. Yurt dışı pazarı oluşturmak kolay değil. 1 yıl satıp öbür yıl satmadığınızda o pazarlar elinizde kalmıyor. Sizin için stratejik ürünleri fazlalaştırmak istiyorsanız, tarımsal desteklerimizi, üretim planlamasına uyarlamanız lazım. Destekleri getirmiş olacağız.
Ayrıntılar gelecek…